"Vatan sevgisi imandandır"

YAFEM 12. TÜRK DÜNYASI GAZETECİLER BULUŞMASI SONUÇ METNİ


FB

17. TÜRK BOYLARI KÜLTÜR ŞÖLENİ

12. TÜRK DÜNYASI GAZETECİLER BULUŞMASI

SONUÇ METNİ VE ORTAK BİLDİRİSİ

 

YAFEM’in düzenlemiş olduğu 17. Türk Boyları Kültür Şöleni etkinlikleri kapsamında gerçekleşen 12. Türk Dünyası Gazeteciler Birliği Buluşması’nda yürütülen iki günlük çalıştayın ortak bildirisi dünya üzerinde baskı ve zulüm gören tüm toplulukların haklarını savunmak, gündem oluşturmak suretiyle medeni dünyanın dikkatini çekmek ve katılımcı üyelerimizin aynı bildiriyi kendi basın kuruluşlarında ve ülkelerinde yayınlamak ilkelerine bağlı olarak hazırlanmıştır.

YAFEM’in öncülüğünde faaliyetlerine devam eden kuruluşumuz ilkelerinden ödün vermeden çalışmalarına 2014 yılında da devam etmektedir.

Yaşadığımız şu süreç, kuruluşumuz tarafından evrensel hukuk kurallarının hiçe sayıldığı, insan haklarına kayıtsız kalındığı ve ülke sınırların değiştirilmeye çalışıldığı günler olarak görülmektedir.

YAFEM organizasyonu çerçevesinde 12. kez toplanan Türk Dünyası Basın Mensupları buluşmasının ilgi alanı Türk Kültür Coğrafyası’nın tamamı olmasına rağmen ana gündem konusu geçtiğimiz şubat ayında Rusya Federasyonu tarafından işgal ve ilhak edilen Kırım ile büyük katliamların yaşandığı Irak ve Suriye Türkmenleri olmuştur.

Bugün İsrail’in Filistin’e uyguladığı acımasız baskı ve soykırım felaketinin Türk Kültür Coğrafyası’nda uygulanan haksızlıkları unutturmamasını özellikle tüm kamuoyuna hatırlatmayı vazife kabul ediyoruz.

Doğu Türkistan, Batı Trakya, Balkan Türkleri, İran Türkleri yüzyılın acımasız baskı ve zulmü altında inlerken Kırım halkının geleceği hakkındaki endişelerimiz de her geçen gün artmaktadır.

Vatana dönüş mücadelesini demokrasi, hukuk, insan hakları çerçevesinde sürdüren ve hiçbir zaman şiddete başvurmayan Kırım Türkleri, Yolbaşçıları Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu önderliğinde 90’lı yılların başından itibaren kitleler halinde Kırım’a tamamen kendi imkânları ile dönebilmişlerdir. Her türlü olumsuzluğa rağmen Kırım Türkleri Kırım'ı yeniden vatan yapma mücadelesi verirken 27 Şubat 2014’te Kırım bir kez daha Rusya Federasyonu tarafından işgal edilmiştir.

  İşgalci Rusya idaresi, Kırım’daki işgale meşruiyet görüntüsü verebilmek ve bu saldırganlığa karşı koyan en önemli unsur olan Kırım Türk halkının direncini kırabilmek amacıyla bir takım Rus milliyetçiliğine bağlı entrikaları uygulamaya koymuştur. Bunlar arasında, Kırım Türklerinin millî temsil organlarını yok etmek veya etkisiz kılmak, Kırım Tatar toplum liderlerini itibarsızlaştırmak, Kırım Tatar halkını korkutup sindirerek işbirliğine zorlamak gibi metotların olduğunu yaşanan süreçte ve basın haberlerinde görmekteyiz. Mustafa A. Kırımoğlu ve KTMM Başkanı Refat Çubar’ın Kırım'a girişi Rus idaresi tarafından engellenerek 5 yıllık Kırım’a giriş yasağı getirilmiştir. Kırım Türklerinin özyönetim organı Kırım Tatar Millî Meclisi kapatılmakla tehdit edilmektedir.

Kırım’ın Rusya Federasyonu tarafından işgal ve ilhakının ilânı Kırım’ın yerli halkı Kırım Tatarları tarafından hiç bir şekilde kabul edilmemiştir. Her türlü milletlerarası hukuk normunu ayaklar altına alan ve milletlerinin varlığını doğrudan tehdit eden uygulamalar Kırım’ın öz evlatları Kırım Tatarları tarafından kabul edilmediği gibi meseleleri tüm boyutlarıyla ele alıp görüşen YAFEM Türk Dünyası Gazeteciler Birliği üyeleri nezdinde de kabul görmemektedir.

 

Diğer yandan Ortadoğu'da var olma mücadelesi veren Türkmenler Irak ve Suriye'de şiddetin içinde ve katliamların arasında mahsur kalmıştır. Türkmen bölgeleri sıkça saldırıya uğramakta, Türkmenler imkânsızlıklar yüzünden kendilerini savunamamaktadırlar. Irak'ta yaşanan son olaylar sonrası sayıları 500 bini aşan Türkmen kardeşimiz evlerinden uzaklaştırılmıştır. Irak Türkmenlerinden sayıları binlerle ifade edilen bir bölüm, bugün çölün ortasında savunmasız, aç ve susuz adeta kaderlerine terk edilmiştir. Türkmen bölgeleri Bölgesel Kürt Yönetimi ya da IŞID tarafından işgal edilmesi, Türkmen varlığının yok sayılması uluslar arası hiçbir hukuk normuna uygunluk arz etmediği gibi medeni dünyada da taraftar bulması kabul edilebilir bir durum değildir. Telafer'de Türkmen katliamı yapılmıştır. Irak Türklerinin insani talepleri yeterince karşılanamamaktadır. Irak merkezi yönetiminden kaynaklanan otorite ve güvenlik boşluğundan istifade ile güvenlik birimi ve silahlı birlikleri olmayan Türkmenler iki ateş arasında kalarak yok edilmeye çalışılmakta ya da iradeleri dışında kendi evlerinden başka yerlere göçe zorlanmakta medeni dünyanın gözleri önünde Irak ve Suriye Türkmenleri tehcire tabi tutulmaktadır.

Dünya insan hakları savunucuları ve Türkiye'deki etkin güçler, Irak Türkmenlerinin bu dramına karşı kamuoyu oluşturmamışlardır. Yine Türk Dünyasının bağımsız devletlerinden Irak ve Suriye Türklerine siyasi ve lojistik destek gelmemiş, hatta bir yardım eli dahi uzatılmamıştır. Başta Türkiye ve Türk Dünyası olmak üzere Türkmenlerin kendi topraklarında var olma mücadelesi için verdikleri çabaya uluslar arası desteğin bir an önce başlatılmasını arzu etmekteyiz.

2011 yılının Mart ayında başlayan Suriye’deki iç savaşta Türkmenler Esed’e karşı yıllardır var olma mücadelesi vermekte ve zor şartlar altında varlıklarını sürdürmektedirler. Bu aşamada sürecin en mağdur kesimi Türkmenler olmuş ve tüm gurupların hedefi haline gelmiştir. Suriye Türkmenleri de Irak’ta olduğu gibi yaşadıkları topraklardan soykırıma uğratılarak tehcir edilmektedirler. Bunun neticesinde Türkmen halkı anavatan Türkiye’ye göç etmeye zorlanmış diğer yandan Lübnan ve Ürdün’e geçen Türkmenler de zor şartlar altında var olma mücadelesi içine düşmüşlerdir.  Yapılan yardımların ve alınan önlemlerin yetersiz olduğu ve dünya kamuoyu gözü önünde yeni bir insanlık suçu işlendiği görülmektedir.

Türkiye’nin soydaşlarımızın yaşadığı her türlü sorunlarda daha aktif rol almasını bekliyor mağdur olan ve yaşam mücadelesi veren Türk Dünyasının hak gaspına uğramış topluluklarının ekonomik ticari gerekçelerle yok sayılmamasına, azınlık haklarına saygı gösterilmesinin önemine dikkat çekiyor, bu konuda hak ihlali yapan ülkelerin uluslar arası alanda yaptırımlara maruz kalmasını talep ediyoruz.

 Başta Türkmenler olmak üzere Ortadoğu'da yaşanan insanlık suçlarını şiddetle kınadığımızı ifade eder, Doğu Türkistan’da tutuklanan gazeteci kardeşlerimizden İlhan Tortu, Dilşad Serhat, Hayrat Niyaz’ın serbest bırakılmalarını bekliyor ve YAFEM Türk Dünyası Gazeteciler Birliği olarak mazlum, mağdur ve hak gaspına uğrayan toplulukların her zaman yanında olduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz. 

 



Konu:
[haber]


Güncelleme:
06.09.2014 17:44:59


Yazarın diğer yazıları:
FB


45. sayıdaki diğer haberler


Yazıcı uyumlu sayfa