|
Diasporadaki Köylerimizden:KÖKLÜCE KÖYÜ (*)
Ertuğrul KARAŞ
Konyanın Tuzlukçu beldesine bağlı olup; köyün kuruluşuna dair elde edilen bilgiler, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşından sonra, 1900lü yıllarda Kırımın Akyar şehrine bağlı Çorguna, Topçuköy, Baydar, Büyük Muskoya, Küçük Muskomya, Sudaka bağlı Taraktaş, Soğuksu köylerinden göç ederek gelen Kırım Tatarlarınca kurulmuştur. Topçuköyden Hacı Mehmet (Topçu) Akay, Muskomyadan Karamustafa, Çorgunadan Bekir Usta köyün ilk kurucularındandır.

Köy halkından olan Servet Odaman (1961 Köklüce doğumlu), Kırım doğumlu karatnası Saniye (Odaman) kartiyden dinlediğine göre, daha çocuk yaşlarında iken doğrudan gemi ile Karadenizi geçerek Samsuna geldiklerini ifade ediyor. Köklüce köyünün ilk olarak kuranlar, Samsundan Gebzeye ve oradan da Osmanlı Devleti tarafından Orta Anadolunun iç bölgelerine ve Akşehire iskân edilmişlerdir. AKŞEHİR de geçici olarak bugün ki Devlet Hastanesi civarlarına yerleşen göçmenler, Akşehirde üç yıl yaşamışlar. Ancak bu yeni göçmenler o vakitler Akşehir halkı tarafından pek de iyi karşılanmamış. Devlet tarafından Kaha Dereleri denilen mevkide yapılan iskân konutlarına 1903 yılında yerleşilerek kurulan köye MAHMURETİL HAMİT adı verilmiş. Cumhuriyetle birlikte KAHA ismini alan köyün adı, 1961 yılında yeni ismi ile KÖKLÜCE olmuştur. Bu köyden Fevzi Kayardan alınan bilgiye göre köyün kuruluş tarihinin 1906 olduğu da söyleniyor. Kaha deresinin ve etrafının yeşilliği, bu mıntıkanın yerleşim yeri olarak seçilmesinde rol oynadığı ifade ediliyor.

İlk kuruluşunda Akşehire bağlı olan köy, 1999da belde olan Tuzlukçuya bağlıdır. Köklüce Köyü, Tuzlukçu beldesinin doğusunda ve Tuzlukçuya 17 km, Akşehire 30 km, Ilgına 30 km mesafededir. Köyün batısında Nogay Türklerince kurulu Erdoğdu, batısında Boğazkent, kuzey doğusunda Kırım Türklerince kurulan Tursunlu köyü ve güneyinde de Gözpınar köyü vardır.
Adını, yakınındaki ve içindeki Kaha dersinden alan köyün adı, 1960lı yıllarda Köklüce olarak değiştirilmiştir. Köklüce köyü, Akşehir ve Tuzlukçuya 1990lı yıllarda yapılan asfalt yol ile bağlıdır. Köye elektrik 1977-78 yıllarında gelmiştir. Su, 1975-76lı yıllarda Tursunlu köyünün arazisinden gelmekte iken halen kendi arazisinden temin edilmektedir. Isınmada 1950li yıllardan bu yana Ilgın yakınlarından getirilen kömürün kullanıldığı köyde evler kerpiç ve taş ağırlıklı olmak üzere 1985-90lı yıllardan bu yana ise tuğla vb malzemeler kullanılarak inşa edilmektedir. Köyün kuruluşu ile birlikte yapıldığı söylenen cami, 1985 yılında yıkılarak yenisi inşa edilmiştir. Köyün okulunun 1940-50li yıllarda üç sınıflı olarak eğitim verdiği ve bu yıllarda Tursunlu köyünden Mustafa isimli bir Kırım Tatar eğitmenin köyde görev alan ilk eğitmen olarak görev aldığını hatırlayanlar hâlâ var. İlkokul 1954 yılında beş sınıflı olmuştur. Köyün eski okulu, 1967 yılında yıkılarak yenisi inşa edilmiştir. Köyde ilkokul halen açık olup; 30 civarında talebesi ile eğitime devam etmektedir. Bu köyden olup da üniversiteyi bitiren ve çeşitli meslek gruplarına mensup çok sayıda kişi vardır. Bunlar arasında öğretmen, polis, mühendis, doktor, asker, subay, öğretim görevlisi, hukukçu gibi hemen her meslek grubundan kimseler mevcuttur.

Klasik Kırım Tatar mimari tarzının bütünüyle muhfaza edildiği köyde evler, bir avlu içerisinde sıralı şekilde yerleşmiştir.
Köyde 1990lı yıllarda temeli atılan sağlık ocağı tamamlanamamıştır. 1975li yıllarda 200 hane olan köyün nüfusu, 150 hanede 500 kişi civarındadır. İş bulma ve eğitim, evlilik gibi çeşitli sebeplerle köyden göç edenler, öncelikle eskişehir ve Bursa olmak üzere İzmit, konya, Afyon, Manisa, İskenderun, istanbul gibi Türkiyenin dört bir yanına dağılmış haldedirler. Bu köyden olmak üzere halen Eskişehirin Gökmeydan ve Tepebaşı mahallelerinde olmak üzere 60 hane, Bursada ise 70 civarında hane bulunmaktadır.
Başlıca geçim kaynağı tarım olan köyün arazisi mevkilerine göre Kırtışlar, Yirmidönümler, Yel ocakları, Çeşme üstleri gibi isimlerle anılmaktadır.1956 ve 1984 yıllarında olmak üzere kadastro çalışması iki defa yapılan köyde halen 60-70 civarında traktör, 6 biçerdöver mevcuttur. Köyde ilk traktörler, köy muhtarı iken Ömer Özcan tarafından alınan gazlı traktör ile Ataylar tarafından 1950li yıllarda alınmıştır. Mera dahil 25.000 dekar arazi varlığına sahip köyde yetiştirilen başlıca tarım ürünleri, ortalama dekara verimi 250-300 kg buğday ve arpa olup; sulama ile yetiştirilen pancardan dekara ortalama 4-6 ton verim alınabilmektedir. Köyde halen 150-200 civarında büyükbaş ve 1500 civarında da küçük baş hayvan mevcudu vardır.

Köy halkı içme ve kullanma amaçlı olarak kullandığı su ihtiyacını hemen her evin bahçesinde mevcut açılmış kuyulardan temin etmekte iken, 1976 yılında her eve içme suyu şebekesi ulaştırılarak musluktan suyun alınabilmesi mümkün hale gelmiştir.
Köklüce köyü sulama kooperatifi 1980li yıllarda kurulmuş olup; halen faal durumdadır. Köyde ayrıca Köklüce köyü güzelleştirme ve yardımlaşma derneği de mevcuttur. Köyün doğusunda 1980li yıllarda açılan bir kömür ocağı, halen işletilmemektedir. Köyün batısında ve 20 km mesafede Akşehir gölü, 20 km doğusunda da Çavuş (Ilgın) Gölü vardır.

Köyde hatırlanan tarihi olaylardan biri de, 1950-60lı yıllarda yaşanan kuraklıktır. Köy, ziraati ve sosyal dayanışması ile örnek köy seçilmiştir. Bu bakımdan, mesela hemen hiçbir köyde rastlanılmayan ve fakat Köklücede bir cenaze yıkama aracı dahi vardır.
Köyde komşuluk ilişkileri çok iyi durumda olup; şimdiye kadar herhangi bir adli vaka yaşanmamıştır. Köyde halen Akyar civarından gelenlerin muhafaza ettiği Yalıboyu şivesi konuşulmakta olup; göçler sebebiyle şive ile birlikte Kırım Tatar Türkçesi de terkedilmeye başlanmıştır. Örnek verecek olursak; Azbar, Azbarğa, Yağmur, Cavun, Yağmur yağğan (cavın cavğan) çok, kop, yibermek (cibermek), ev (üy), Yuvmak (cuvmak), Çirkiy (Şirkiy), çibin (şıbın), Çibörek aşaymız (Şıbörek aşaymız) gibi.

Köklüce köyünde giyim-kuşamda 1950li yıllara kadar Kırım Tatar kıyafetleri giyilmekte iken, zamanla yörede yaygın olan yerel kültürün hakimiyetiyle vazgeçilmiştir. Köyde halen Kırımdan gelen tütün kiseleri, çöyün kazanlar varlığını devam ettirmekte olup; bu türlü eşyaların büyük kısmı 1970-71li yıllarda köy halkından Kemal Denerin eşi tarafından toplanmıştır. Köklücede 1950li yıllara kadar Kırım Tatar kültürüne ait pek çok unsur, meselâ Kaytarma gibi Kırım millî oyunları oynanırken, zamanla bu oyunlar unutulup gitmiştir. Köyde Kırım kültürüne ait yakın zamana kadar devam ettirilen âdetlerden olan, düğünün et ihtiyacını karşılamak maksadıyla genellikle dananın kesilmesi (sogum soyulması) ile Perşembe gününden başlanan toylarda aynı gün yakın komşulara ve cemaate aş verilir, kahve tüyülür, Cuma günü şakırtuvlar (düğün evinin misafirleri) ve çalgıcılar gelir, Cumartesi günü at yarışları ve güreşler yapılır, kazanana hediyeler verilir, kız tarafı erkek tarafına Tavuklu köbete götürür, karşılıklı çınlaşmalar yapılır ve Pazar günü ise kiyev tıraşı yapılır, kelin tüşer (gelinin kiyev yani damatın evine getirilmesi) idi.

Köyde cenaze olduğunda, komşularca hazırlanan yemekler cenaze evine getirilir ve cenazeye gelenlere ikram edilir ve helva da pişirilir.
Köklüce köyünde Kırım millî aşlarından köbete, kalakay, katlama, cantık, çibörek, tataraş, kaşıkbörek hâlâ yenilen ve lezzetleri damaklarda devam eden kültürün unsurlarındandır.
Köyün ve eköylünün genel ekonomik durumu orta ve iyi olup; ekonomik olarak kurban kesemeyecek durumda olan kişi sayısı azdır.
Köyde yaygın olarak kullanılagelen lakaplar Karamustafalar, Kıtaylar, Odamanlar, Pişatkalılar gibi isimlerle anılmaktadır. Köklücede soyadları incelendiğinde birçok soyadın Kırımdan geldiği görülürken; bazıları Kırımda yaşadıkları köyün adını soyadı olarak taşımaktadırlar. Topçular, Taraktaş, Topçu, Odaman, Çelebi, Atay, gibi soyadları Kırımdan alınanlardandır. Yaşlı kadınlarımızın adlarının sonuna Şerife, erkek adlarının başına Kurt adlarının birleştirerek söylenmesi de Köklücedeki Kırım Kültürünün bir parçasıdır. Katçeşerife, Kurtkasan, Kurtseyit, Seyitveli, Seytamet gibi.

Bu köyden Kırıma ilk olarak gidenler İsmail Çelebi (1990 yılında) ve Kemal Özbay olmuştur.
Köy halkından pek çok kişi Türkiyeye göç ettikten kısa bir süre sonra Türk Kurtuluş Savaşında aktif olarak görev almışlar; bunlardan pek çoğu çeşitli savaşlarda ve cephelerde şehit ve gazi olmuşlardır. Hemen hemen her aileden bir şehit ve Kurtuluş Savaşı gazisi vardır. Köy halkından Mehmet Çavuş İzmir Konakta, Osman Odaman, Habibullah (Ay), Ali Akay, Halil Onbaşı (Yılmaz), Çanakkalede, Mahmut Alambay ise Filistinde şehit olmuşlardır. Kara İbram (İbrahim Turan) ve Osman (Alambay) Çavuş Çanakkalede gazi, İslam Odaman da Eskişehir-İnönü savaşlarında gazi olmuşlardır. 1974 Kıbrıs barış harekatına Köklüce köyünden katılan İdris Dalcı da gazi olmuştur ve halen sağdır.

Köyde Kırım doğumlu olup da vefat eden son kişi Rıfat (Çorgun) Akay, 1995te Kırımda vefat etmiştir. Köklüce köyünde yardımseverliği ve şakacılığı ile tanınan Mahmut Çelebi, 1998 yılında vefat etmiştir.
________________________
|
|