|
KIRIM TOPRAKLARININ TARİHSEL ARKA PLANI
Cihan YALVAR
Kırım adıyla adlandırdığımız bölge en eski tarihi çağlardan beri egemenlik kurmak için farklı devlet ve toplulukların mücadelesine sahne olmuştur. Karadenize açılan kapısı ile önemli bir toprak parçası olan Kırım ayriyeten Karadenizin Kuzeyinden geçen ticaret yollarının uğrak merkezi olmuştur. İpek yoluyla da alakası olan bir yol üzerinde bulunan Kırım her zaman için alınması gerekli olan bir toprak olarak zihinlerde canlanmıştır. Gerek ticari gerekse jeopolitik açıdan önemli oluşu insanları bu topraklara karşı cezbetmiştir. Bu cezbetme sonucunda ise Kırım topraklarını pek çok devlet ve topluluk egemenliği altına almıştır. Bu devlet ve toplulukların çoğu bilindiği üzere Türk kökenlidir. Kırımın önemi şu anda bile uluslararası düzeyde kamuoyu tarafından bilinmektedir. Kırımda yaşayan Kırım Tatar Türklerinin etnik kökenini belirleyen bir Türk kavmi olan Kıpçaklardır. Kırımın önemini ilk çağlardan alıp Kırım Hanlığına kadar yazdığım bu yazımda en önemli etkiyi tabiî ki de Altınorda Devleti ve Kıpçaklar oluşturmuştur. Kırım önemini gün geçtikçe katlayacaktır.
Kırımın bilinen en eski sakinleri İskitlerdir. Daha sonra bölgeye Sarmatlar gelmiş ve M.Ö 6. Yüzyıldan itibaren ise Kırımın sahil kısmında Yunan kolonileri kurulmaya başlamıştır. Daha sonra Kırımın konumu ve ticari önemi Romalıları cezbetmiş ve M.Ö 63 yılında Roma İmparatorluğu Kırıma hakim olmuştur. MS 4. yüzyılda önce Gotlar, daha sonra Hunlar Kırıma gelmiş ve Kırım M.S 430 yılında Hunların hâkimiyetine girmiştir. Romalıların Kırıma girmesiyle Kırım bir ticari bölge olma yolunda ilerlemiş ve kendinden sonra gelecek olan devletlere ticaret açısından bir örnek teşkil etmiştir.
Hunlar, Kırıma ilk gelen Türkî(Turkic) kavim olarak kabul edilmekle beraber, Kırımın ilk sakinleri olan, devirlerinde tüm Kuzey Avrasyaya hâkim olan İskitlerin dilleri üzerine yapılan araştırmalar sayesinde, İskitlerin de Türkî kökenli olabilecekleri yönünde önemli bilgilere ulaşılmıştır.Hun akınlarından sonra da bölge, göçler ve akınlar yoluyla gelen Türkî halkların işgal ve yerleşimine konu olmuştur. 6. Yüzyılda Avar Türkleri Kırıma yerleşmişlerdir. 8.yüzyılda ise Kırım, Hazar Devletinin bir parçası haline gelmiştir. 10. Yüzyıldan itibaren başka bir Türk boyu olan Peçenekler, daha sonra da Kıpçak Türkleri Kırıma yerleşmişlerdir. Kıpçaklar Cengiz orduları gelene kadar yaklaşık iki yüzyılı aşkın bir süre Kırıma hâkim olmuşlardır. Kırımın etnik ve kültürel yapısının oluşumunda Kıpçak Türkleri güçlü bir etkiye sahip olmuştur.Kırım Tatarlarının bu gün konuştuğu Türkçe Kıpçak Türkçesidir.1239 yılına kadar Bizans İmparatorluğu Kersonda küçük bir bölgeyi koloni olarak elinde tutmuş ve bölge bu tarihten sonra Altın Ordu hâkimiyetine girmiştir.Bünyesindeki Türk Kıpçaklar ve büyük oranda Türkleşmiş Moğol unsurlardan oluşan Batu Han orduları 13. yüzyılın ilk çeyreğinde Kırıma hakim olmuş, böylelikle Batu Han tarafından kurulan Altın Ordu İmparatorluğu Kırımda hakimiyeti devralmıştır. Volga nehri kıyısındaki başkentleri Saray şehrinden Altın Ordu İmparatorluğunu yöneten Hanlar, Kırımı valiler tayin ederek yönetiyorlardı. Kırımda valilerin bulunduğu yönetim merkezi Solhat (Eski Kırım) şehriydi. Kırımın Moğol orduları ile gelen Tatarlar öncesinde bir Rus yerleşkesi olduğu tamamen yanlıştır. Tarihi kayıtlarda bölgedeki ilk Rus yerleşiminin bir Rus kolonisi olarak Kerç Boğazının doğusundaki Tmurtarakan(veya Taman) da 10. Veya 11. yüzyılda kurulduğu görülmektedir.Kefede 1260lı yıllarda kurulan ve 1475 yılına kadar devam eden Ceneviz kolonisi Altın Ordu egemenliğini benimseyip vergi alarak varlığını sürdürebilmiş ve Bizans Kerson kolonisinin yerini alarak devrinde, Bizans ve Akdeniz ile gerçekleştirilen ticaret yoluyla önemli bir konuma yükselmiştir.Altın Ordu hâkimiyeti Kırımın etnik, dini ve siyasi geleceğini kesin olarak belirlemiş ve Kırımın tamamen Türkleşmesini ve İslamlaşmasını sağlamıştır.Kırıma Anadoludan Oğuz Selçuklu Türkleri on üçüncü yüzyılın ikinci yarısından itibaren yerleşmeye başlamıştır. Türk kaynakları on üçüncü yüzyılın ikinci yarısında İlk Müslüman Altın Ordu Hanıolan Berkenin teşvikiyle birçok Anadolu Selçuklu Türkünün de Kırıma yerleştiklerini belirtmektedir. Osmanlı tarihçisi Müneccimbaşına göre Selçuklu Sultanının bir kızı Berke Han ile evlenmiş ve Seyit Lokmanın Osmanlı tarihine göre bu Selçuklu Hatunun oğlu İzzettine Berke Han tarafından Solhat(Eski Kırım) ve Sudak şehirleriyle havalisi verilmiş, o da buralara iskân etmek üzere Anadolu Türklerini getirmiştir.Kırım İslam dini ile Altın Ordu İmparatorluğu döneminde tanışmış ve Berke han döneminde tamamen Müslümanlığı kabul etmiştir.
1357 ve takip eden yıllarda, Orta Asyadaki Türk İmparatorluğunun Hanı Timur tarafından Altın Ordu Devletine kendi egemenliğini kabul ettirmek için gerçekleştirilen seferler sonunda, Altın Ordu Devleti zayıflamış ve Kırım; Kazan, Sibir, Astrahan ve Nogay hanlıklarına bölünmüştür. On beşinci yüzyılın ilk çeyreğinde Cengiz soyundangelen Hacı Giray müstakil hanlığını ilan ederek Kırım Hanlığını kurmuştur.
|
|