"Vatan sevgisi imandandır"

KİTABİYAT:SOVYET BELGELERİNDE KIRIM DRAMI


Ertuğrul KARAŞ

 

 

 

Sovyet Belgelerinde Kırım Dramı, Dr. Kemal Özcan, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi Yayınları: 10, İstanbul Şubesi:3, 375 s., İstanbul-2007, ısbn:978-975-01184-0-1

Kırım Tatarları için Kırım’ın yakın tarihi ve özellikle sürgün dönemini anlatan yazı ve kitaplar, film ve fotoğraflar tanıklık ettiği dönemin birer belgesidir aynı zamanda. Yazılı belgeler, arşiv malzemesi olarak tarihe düşülen kayıtlardır ve gelecekte Kırım Tarihinin yazılmasında bu nevi arşiv malzemleri değerli birer malzemedir.

Vatana Dönüş, Kırım Türklerinin sürgünü ve Milli mücadele hareketi (1944-1991) adlı bu çalışması 2005 yılında yayınlanan Dr. Kemal Özcan’ın bu yeni eseri, hiç şüphe yok ki en az öncekisi kadar önemli bir eserdir. 375 sayfalık eserin içindekiler kısmı (s. 9-18), önsöz (s.19-22), kısaltmalar (s.23-24), giriş (s.25-38), belgeler (s.41-255) ve ekler (s.256-375) bölümlerinden meydana gelmekte.

Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Celal İçten’in ve ailesinin maddi desteği ile basılan eser, 1953’te Stalin’in ölümünü müteakip 1954 yılında başlatılan Kırım Tatarlarının örgütlü mücadelelerinin de bir tarihidir. Toplam 72 belgenin sunulduğu bu eserin önsözünde eserin nasıl hazırlandığın dair dört sayfalık bir açıklama yapılmış. Buradan anlatılanları kısaca özetlemek gerekirse eser, Ukrayna’nın başkenti Kiev’deki Merkezi Devlet Arşivi’nin kayıtlarına dayalı olarak hazırlanmıştır. Çok sayıda belgenin bulunduğu ancak yazarının ekonomik sebepler den dolayı tamamını elde edemediği bu belgelerden öncelikle lüzümlü  görülenler üzerinde bir çalışma yapıldığı ve bu belgelerin Türkçe’ye tercüme edildiği anlaşılıyor. Yine bu önsözden anlaşıldığı kadarıyla söz konusu belgelerin elde edildiği arşiv, esas itibarıyla 1920-1950’li yıllarındaki eski Sovyet Gizli servisine ait çok sayıda belge ile halen 256 binden fazla dosyadan ibaret 158 fonu bünyesinde barındırmaktadır. Bu arşiv içerisinde Kırım Tatarlarına ait olanların ekseriyetle 1. fonda ve 24-25 numaralı listelerde yar aldığını da öğreniyoruz. Ve daha da önemlisi bu belgerin hepsi 1944 sürgününe tabi tutulan Kırım Tatarları ile ilgilidir ve bu belgeler 1954 yılından sonraki dönemi içine almaktadır. Zira bilindiği üzere Kırım, 19 şaubat 1954 tarihinde Ukrayna sınırlarına dahil edilerek bu cumhuriyetin bir parçası olmuştur.

Sırayla gidilecek olursa, eserin “Kırım Tatarlarının Sürgünü ve Vatana Dönüş Mücadelesi” olarak adlandırılan giriş kısmında daha ziyade 1921’deki Sovyet döneminden günümüze kadar geçen tarihi sürecin bir özeti verilmiş. Ağırlıklı olarak sürgün sonrası mücadelenin anlatıldığı bu özet kısmında Sovyet döneminden İkinci Dünya Savaşı sırasındaki (1939) istatistiklerden Kırım Tatarlarının 218.492 kişi ile toplam 1.123.806 kişilik nüfusun beşte birini teşkil ettiğini ve toplam nüfus oranı olarak Ruslardan sonra ikinci sırada olduklarını öğreniyoruz. Aynı bölümde İkinci Dünya savaşı sırasında Nefsi Müdafaa Taburları olarak adlandırılanların sayısı hakkında 20.000 civarında bir tahmini rakam verilirken Alman askeri belgelerine göre Kırım’dan toplanan gönüllülerin sayısı hakkında verilen rakam 9255 kişiden ibarettir. Ve yine bu bölümde Sovyet belgelerine dayalı olarak sürgüne tabi tutulanların toplam sayısı olarak verilen resmi rakamlara göre 18 Mayıs 1944’te sürgüne gönderilenlerin sayısı 191.014 kişidir ki, bu kişilerin yarısına yakını sürgün şartları ve onu takip eden 2.5 yıl içerisinde hayatlarını kaybetmişlerdir. Daha evvel sürgünle ilgili olarak pek çok yerde telaffuz edilen 196-200 bin kişilik sayının gerçeklere en yakın olduğunu da bu bilgi teyit ediyor bize. Sürgün edilen halkın ilk sürgün yılında 112.700  çocuktan 60.034’ü (% 53.27), 93.200 kadından 40.085’i (% 43.01), 32.600 erkekten 12.061’i (% 37.00) olmak üzere toplam % 46.2’si hayatını kaybetmişti.

Sürgünden sonra Kırım Tatarlarının geride bıraktığı bütün mal varlıklarına devlet tarafından el konulmuş, boşaltılan köy ve kasabalara sayıları 406.828 olarak verilen çoğunluğu Rus olan Slav kolhoz ve sovhoz işçileri yerleştirilmiştir. Bunun bugünkü anlamı şudur ki, günümüzde Slav asıllı olup Kırım’da yerleşik olarak yaşamakta olanların ve kendilerini Kırımlı sayan Rus ve Ukrainlerin Kırım’daki geçmişi 60 yıldan daha fazla değildir. Aradan geçen bunca zamana rağmen eski Rus komutanlarının ve hükümdarlarının isim ve heykelleriyle Kırım’ın çeşitli yerlerinin adlandırılmaya ve Kırım’ın bir Rus eyaleti olduğunun ispat edilme gayretleri daha iyi anlaşılabilir.

Önsöz bölümünde ağırlıklı olarak ele alınan husus, Kırım Tatarlarının 1950’li tılların ortalarından itibaren bir araya gelerek kurdukları ve vatana dönüşü hedef alan teşebbüs gruplarının faaliyetleridir. Yasak olmasına rağmen bu grupların sürgünden 12 yıl sonra örgütlü olarak olağanüstü bir mücadeye başlamış olmalarının sonucu olarak ilk yerleşim biriminin Kırım’ın dışındaki Zaporojye bölgesi olduğunu ve buraya gelip yerleşenlerin toplam sayılarının da 778 kişiden ibaret olduğunu ve daha sonradan Sovyet yetkilerince bu bölgenin de Kırım Tatarlarının yerleşimine yasak bölgeler arasına sokulduğunu eserin 29. sayfasındaki ikinci paragrafından öğrenmek mümkün. Aradan geçen zamanda Kırım Tatarlarının imzalarla Sovyet iktidarını rahatsız ettiği dönem ve buna karşı Sovyet idarecilerinin acımasız tavırları bu bölümdeki paragraflarda özetleniyor. Aynı bölümde (s.31) Kırım Tatarlarınca 1957 yılında kiril harfleri ve Kırım Tatarca olarak yayınlanmaya başlanan Lenin Bayragı gazetesinin yayın tarihi 1 Mayıs 1965 olarak verilmiş ki, bu bilgi yanlışlığının eserin bundan sonraki baskılarında düzeltileceğini ümit ederiz. 1967 kararnamesinin de ağırlıklı olarak işlendiği bu bölümde 1967 yılı içinde Kırım’a dönüp gelenlerin sayılarının 6.000 olduğu bu sayının 1968-1972 arasında 3496 kişinin daha ilave olduğunu öğrenmekle birlikte Sovyetler Birliği’nin dağıldığının ilan edildiği 1989 yılından evvelki dönemdeki Kırım’daki Kırım Tatar nüfusunun 19.000 civarında olduğunu da eserin 38. sayfasında ifade edilmiş.

Eserin adında geçtiği gibi asıl kısmını teşkil eden belgeler bölümü, Kırım Tatar ve diğer milletlere ait çeşitli kararlar ile yerel komünist partisi veya Sovyet Gizli Servisi KGB’nin kendi aralarındaki istihbarat bilgilerine ait yazışmalardan ibarettir. Eserin bu bölümü, “Belge 1” olarak isimlendirilen ve  41. sayfada yayınlanan 1944 yılında Kırım’dan sürülen ve sürgünlükten azat edilen şahıslara getirilen kısıtlamalar hakkında Kırım Bölge Komitesi’nden Ukraytna Komünist Partisi Merkez Komitesi Birinci Sekreteri Kiriçenko’ya yazılan mektubun verildiği belge ile başlıyor. Bu belgede 1944 yılında Kırım’dan sürülen diğer milliyetlere mensup halklarla ilgili sayılar detaylı şekilde anlatılıyor. Kırım Tatarları haricinde toplam nüfusu 37455 olarak verilen ve 16.006 Rum, 9821 Ermeni ve 12628 Bulgar’ın da Guryev, Molotov, Sverdlov ve Kamerov bölgeleri ile Başkır Özerk SSR’ne sürgün edildiği kaydediliyor. Bu kişilerin 1952 yılında organlara yazdıkları 2019 dilekçenin Sovyet İçişleri bakanlığı’nca incelendiği ve neticede 805 ailenin (2421 kişi) sürgünden azat edildikleri, Sovyetler Birliği’nin diledikleri bölgelerinde yaşama haklarının verildiği ve Kırım’a gelen bazılarının ise sürgünden sonra el konulan binalarının iadesini ve müsadere edilen mallarının tazminini istediklerini öğreniyoruz. Aynı mektupta sürgüne gönderilenlerin mallarının 1944 yılında satıldığını veya devlet yararına kullanıldığı da dile getirilirken, mektubu yazanın sürgünden evvel Kırım’a dönmek isteyenlere yasaklama getirilmesi, sürgünle el konulan mal ve mülklerini talep edenlerin taleplerinin dikkate alınmaması ile bu yönde talepte bulunanlara tazminat olarak ev ve iş verilerek meselenin çözümü konusunda tavsiyelerde bulunulduğunu da öğreniyoruz. Mektupta yazılanları günümüzde Kırım’da yaşamak isteyen Kırım Tatarlarına karşı reva görülenlerle karşılaştırmak, 1954 yılında cereyan eden bir olayın günümüzde nasıl işletildiğini ve uygulamadaki çifte standardın devam etmekte olduğunu görmemek mümkün değil.

Eserin belgeler bölümünde yar alan belgerin pekçoğunda Kırım’a dönmek isteyen Kırım Tatarlarının Komünist partisi ve gizli servis mensuplarınca yakından takip edildikleri, Kırım’da görüştükleri kişilerle neler konuştukları, onlara ne söyledikleri ve bu konudaki enformasyonu sağlayan kişilerin talep ve tavsiyeleri ile alınması gerekli tedbirler bütün ayrıntılarıyla verilmiş. Özellikle Kırım Tatarlarının geri dönüşü için meydana getirilen teşebbüs gruplarının faaliyetlerinin çok sıkı takip altında olduğu anlaşılıyor. KTMM Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun  Kırım Tatar Milli Hareketinin Tarihi isimli eserinde de ifade ettiği gibi teşebbüs gruplarının faaliyetleri, yasalara aykırı olmayan, çoğu kere halka açık ve gizlilik teşkil etmeyen şekilde yürütülen ve o devirde belirli bir lideri olmadan gerçekleştirilen faaliyeteler olduğundan, Sovyet yetkililerince herhangi bir suç isnat edilebilmesi de mümkün olamıyordu.

Eserde şimdiye kadar fazlaca üzerinde durulmayan Kırım’a ait istatistik bilgilerin de ayrıntılılarını görerek öğrenmek mümkün. Örneğin 65. sayfada yer verilen 12 numaralı belgede sürgün edilen Kırım Tatar ve diğer milliyetlere mensup kişilerin aile sayılarının da verildiği bölümde 1939 sayımında Kırım’daki milliyetlerin nüfus dağılımları da verilmiş. Burada toplam 1.123.806 olarak açıklanan toplam nüfusta Ruslar 557.449 olarak verirken onu 218.492 ile Kırım Tatarları, 153.478 sayısı ile Ukraynalılar, 65.312 kişi ile Yahudiler, 51.031 kişi ile Almanlar, 20.562 kişi ile Rumlar, 15.294 kişi ile Bulgarlar, 12.888 kişi ile Ermeniler ve sayıları on binin altında kalan Beyaz Ruslar, polonyalılar, Çingeneler, Estonyalılar, Moldovyalılar, Litvanyalılar ile diğerlerinin yer aldığını görüyoruz. Toplam nüfus içerisinde yer alan Kırım Tatarları ile birlikte Almanların, Ermeni, Bulgar ve Rumlar ile daha küçük sayıdaki diğer milliyetlere mensup insanların sürgün edildikleri dikkate alınırsa,  II. Dünya savaşı öncesinde veya sırasında yarımadaki halkın % 35’inin sürgün edildiğini, sürgün den evvel Rusların toplam nüfus içindeki payının % 50’nin biraz altında olduğunu anlayabiliriz. Aynı belgede yer verilen bir başka istatistik ise 1 Ocak 1967’deki sayım sonuçlarını ihtiva ediyor ki, buna göre söz konusu tarihte toplam nüfusu 1.603.939  kişiden ibaret Kırım’da 957.273 Rus, 453.651 Ukrain, 23.632 Beyaz Rus ve 28.411 Yahudi’den ibaret olarak görülüyor. Söz konusu nüfus artışının önemli bir kısmı Rusya (162.096 kişi) olmak üzere, Ukrayna’dan (244.734 kişi) getirilerek Kırım’a yerleştirilen 406.828 kişiler teşkil etmektedir. Aynı tarihlerde Sürgün bölgelerinde bulunduklarından Kırım’da herhangi bir Kırım Tatar nüfusundan söz etmem mümkün değildir.

Eserin belgeler bölümünde sadece komünist partisi veya gizli servis mensuplarının yazışmaları değil, aynı zamanda Kırım Tatarlarının halka açık olarak gerçekleştirdikleri toplantılarda yaptıkları konuşmalar da birer belge olarak sunulmuş. Bunlardan biri olan ve eserin 82. sayfasında yer alan, 5 Eylül 1967 kararnamesinin ardından Ekim 1967’de toplanan Kırım Tatar Kadın, genç ve çocuklarının bildirilerinde Kırım Tatarların devlet ve parti organlarına mektup ve dilekçelerle yaptıkları müracaatlar ve bunların  cevapsız bırakılarak halkın milli egemenlik haklarının çiğnendiği ifade ediliyor. Bu belgede kadın ve erkeklerin birbirinden ayrılarak gerçekleştirilen sürgünün Kırım Tatar neslini ortadan kaldırmak ve hiç olmazsa onların tabii nüfus artışının sıfıra indirilmesini sağlamak için yapıldığından söz edilirken sürgünden sonra 10 yıldan daha fazla bir süre uygulanan sürgün edilen alanın 5 km daha fazla mesafeden ayrılmasının yasaklanması şeklinde özetlenebilecek özel iskan rejiminin de bunun devamı için uygulandığı ifade ediliyor. Aynı belgede Kırım Tatarlarına karşı işlenen suçu işyelen suçlıların vatan topraklarını istila edip yağmalamak, onbinlerce kadın ve çocuğun ölümüne sebebiyet vermek, halkın milli varlığını yok etmeye yönelik eylemler sistemini hazırlamak suçlarından tarih mahkemesi önünde hesap vermek zorunda oldukları bildiri metninde dikkat çeken cümleler olarak görülüyor.

Eserin belgeler bölümüne esas teşkil eden ve Türkçesi verilen belgelerin orijinalleri ekler bölümünde Rusça fotokopiler olarak yer almış.

Bütünüyle gözden geçirildiğinde eserin Kırım Tatarlarının 1954’ten sonraki mücadelelerinin mahiyetlerini anlamak ve bu konuda gerçeklerin neler olduğunu bilmek ve öğrenmek isteyenler için eşsiz bir kaynak olduğunu söyleyebiliriz. Varlığı bilinen benzer binlerce dokumanın okuyucuya tanıştırılması, bir talep olmaktan ziyade bir zarurettir. 1944’te yok edilmek istenen bir milletin canlı tarihi mücadelesinin örneklerini bizlerle tanıştırdığı için Dr. Kemal Özcan, her türkü övgüyü bizce fazlasıyla hak ediyor. Onun Kırım Tatar tarihine kattığı bu emsalsiz katkıyı teşekkürle karşılarken, vazifesinin henüz bitmediğini ve Kırım Tatar tarihi ile ilgili belge ve bilgilerin yeryüzüne çıkarılması konusunda değerli çalışmalarının devamını beklediğimizi hatırlatırken, henüz eserle tanışmamış olanlara bu kıymetli eseri baştan sona soluksuz okumalarını ve dostlarına da anlatmalarını bekliyorum.




Özet: Eserin belgeler bölümünde sadece komünist partisi veya gizli servis mensuplarının yazışmaları değil, aynı zamanda Kırım Tatarlarının halka açık olarak gerçekleştirdikleri toplantılarda yaptıkları konuşmalar da birer belge olarak sunulmuş. Bunlardan biri olan ve eserin 82. sayfasında yer alan, 5 Eylül 1967 kararnamesinin ardından Ekim 1967’de toplanan Kırım Tatar Kadın, genç ve çocuklarının bildirilerinde Kırım Tatarların devlet ve parti organlarına mektup ve dilekçelerle yaptıkları müracaatlar ve bunların  cevapsız bırakılarak halkın milli egemenlik haklarının çiğnendiği ifade ediliyor. Bu belgede kadın ve erkeklerin birbirinden ayrılarak gerçekleştirilen sürgünün Kırım Tatar neslini ortadan kaldırmak ve hiç olmazsa onların tabii nüfus artışının sıfıra indirilmesini sağlamak için yapıldığından söz edilirken sürgünden sonra 10 yıldan daha fazla bir süre uygulanan sürgün edilen alanın 5 km daha fazla mesafeden ayrılmasının yasaklanması şeklinde özetlenebilecek özel iskan rejiminin de bunun devamı için uygulandığı ifade ediliyor. Aynı belgede Kırım Tatarlarına karşı işlenen suçu işyelen suçlıların vatan topraklarını istila edip yağmalamak, onbinlerce kadın ve çocuğun ölümüne sebebiyet vermek, halkın milli varlığını yok etmeye yönelik eylemler sistemini hazırlamak suçlarından tarih mahkemesi önünde hesap vermek zorunda oldukları bildiri metninde dikkat çeken cümleler olarak görülüyor.


Konu:
kitabiyat


Güncelleme:
10.02.2009 12:31:43


Yazarın diğer yazıları:
Ertuğrul KARAŞ


30. sayıdaki diğer yazılar

46 defa okundu
Yazıcı uyumlu sayfa