BALAKLAVSKAYA SOKAĞINDA NELER OLUYOR?
Ertuğrul KARAŞ

Kırım Tatarlarının 1944 sürgünü sonrasında başlayan Vatana dönüş ve yerleşme konusundaki talepleri, milli hareketin mensuplarının ve halkın yoğun çabaları neticesinde Sovyet Yönetiminin 5 Eylül 1967 yılında Kırım Tatarlarına haksızlık yapıldığını kabul eden bir kararname yayınlamak zorunda kalmıştı. Ne var ki, bu kararname yayınlanan başka gizli kararnamelerle hükümsüz kılınmış, zamanın Sovyet Yönetimi, sürgünden kısa bir süre sonra Tatarsız Kırım meydana getirmek için birkaç istisna ile Kırımdaki tüm yerleşim yerlerinin isimlerini değiştirerek işe başlamıştı. Ansiklopedilerden ve kitaplarda Kırım Tatarlarından bahsedilmediği gibi, böyle bir milletin var olmadığını ortaya koymak ve yok sayılmaları için gereken bütün tedbirler alınmıştı. Bugüne kadar Kırım Tatarlarına haksızlık yapıldığı hukuken kabul edilmekle birlikte, bunun telafi edilmesi, gaspedilen mallarının ve mülklerinin iadesi konusunda en küçük bir girişim dahi yapılmamıştır. Sovyetler Birliğinin dağılmasını müteakip 1989 yılından itibaren dönüşle birlikte görmezden gelinen Kırım Tatarlarının evlerini inşa edebilmeleri, iş bulabilmeleri, eğitim, ibadet ve millî kültür ihtiyaçlarını temin edebilmeleri mahalli organların ve yönetimlerin insaf ve merhametine terkedilmiştir. 1783te işgal ettikleri Kırımı kendilerinden başkasına ait olmadığını iddia eden şoven Ruslar, Rusya hükümetinin açık ve/veya gizli desteği ile Kırımda sürekli gergin ve provakasyonlara açık bir ortamın sürmesi için mümkün olan her şeyi yapmakta, Kırım Tatarlarının yerel yönetimlere yerleşim yeri ve arsa temini konusunda yaptıkları müracaatlar bürokratik mekanizmlarda neticesiz kalmaktadır.

ГНЕВ БОЖИЙ НА ВАНДАЛОВ ПОСЯГАЮЩИХ НА ХРАМЫ
(İbadethaneler Karşı İleri Giden Vandallara Karşı Öfke İyidir!)
Kırım Muhtar Cumhuriyetinin başkenti Akmescit (Simferopol), 1989dan bu yana Kırım Tatarlarının en yoğun olarak gelip yerleşikleri merkezlerden biridir. Kırımın toplam nüfusunun dörtte biri Akmescitte olup, Vatana gelen Kırım Tatarlarının pek çoğu, Akmescit şehrinin kenarlarında işgal ettikleri arazilerde kurdukları küçük yerleşim birimleri ve mahallelerde yaşarlar. Kırıma gelip yaşamak isteyen çok sayıda Kırım Tatarının halen kendilerine ait yaşayacakları bir meskenleri yoktur. Vatanda yaşamak arzusuyla Kırıma gelen bu insanların kendilerine evlerini inşa edebilmeleri için yaptıkları müracaatlar çoğunlukla görmezden gelinmekte veya olumsuz şekilde neticelenmektedir. Bu konuda Kırımdaki resmi makamlarların yaptıkları açıklamalarda, Kırım Tatarlarının kendilerine tahsis edilen bu arsaları sattıkları iddia edilmektedir.
Kırım Tatarlarından bir kısmı, 2006 yılından evvel askeri amaçlarla kullanılan ancak daha sonradan boşaltılan Akmescitin kenarında 40 hektarlık bir arazinin 8 hektarlık kısmını 2006 yılının Mart ayında işgal ederek Yanı Kırım adını verdikleri bir yerleşim yeri kurmuşlardı. Ancak, Akmescitteki yerel yönetim, söz konusu arazinin Akmescit şehir idaresine geçiş işlemlerini gerçekleştirmeden boşaltılan bu alanın daha sonra "OIvi-Krım", "Amid" ve "Kırım" adlı şirketlere kanunsuzca satışını gerçekleştirilmiştir. Söz konusu arazi,

satın aldığı söylenen şirketler tarafından dava konusu edilmiş ve mahkeme kararıyla arazinin boşaltılması ve Balaqlavskaya sokağında inşa edilen evlerle caminin yıkılması kararlaştırılmıştır. 23 Ocak 2009da Akmescitteki yerel makamlarla, silahlı kuvvetler ve Bakanlar kurulu temsilcilerinin yaptıkları toplantıda alınan bu kararın hayata geçirilmesi kararlaştırıldı. Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) tarafından 26 Ocak 2009 günü yapılan açıklamada, yasadışı olarak adı geçen firmalara satışı yapılan araziyle ilgili bu kararın alınmasında Ukrayna Adalet Bakanı N.V. Onişçukun mahkeme kararının yerine getirilmesi gerektiği konusundaki talebinin olduğu belirtildi. KTMMnin söz konusu açıklamasında, Kırımdaki yöneticilerin iştirak edecek personelin sayısı dahil ve diğer tüm detayları görüşülen yapılacak operasyon sırasında muhtemel yaralanma olaylarına karşı Akmescitteki hastanelerde yaralıları kabul etmek için yeterli sayıda yer açılması konusunda tedbirler alınması gerektiğine dair kararların altı çizilerek alındığı kaydedildi. KTMM tarafından yayınlanan bildiride ilgili toplantıda bazı yetkilierce bu operasyonun yapılmasının Kırımdaki içtimai ve siyasi gerginliği daha da artırabileceği ifade edilmiş ve KTMMne Kırım Tatarlarına karşı zorbaca eylemlere karşı Ukrayna Cumhurbaşkanı, Başbakanı ile basın yayın organlarının bu maskaralıktan haberdar edilmeleri gerektiği konusunda müracaatların gelmekte olduğu ifade edilmiştir. Açıklamada, meydana gelen bu durum karşısında KTMM Başkanlığının Ukrayna Adalet Bakanlığının Yañı Kırım kasabasında yaşamakta olan halka karşı anayasal hakları ayaklar altına alınarak binlerce Kırım Tatarı ile diğer milletlere mensup kimselerce de kabul edilmeyeceği, esasen mevcut barışın bozulmadan dava konusu alanın yakınındaki boş haldeki 37 hektarlık arazinin söz konusu firmaların ihtiyaçlarının karşılanması konusunda yeterli olduğu ve Kırım Yüksek Şurasının ve Bakanlar Kurulunun da bu konuda bir itirazının olmadığı da kaydedildi. Halkın arsa problemlerini çözmek konusunda Meclisin Ukrayna devletinin yöneticilerine çağrının da yapıldığı açıklamada, Ukraynada mevcut milletler arası teşkilatlara ülkelerin temsilcilerinin Kırımdaki yapılmakta olan operasyon hazırlıklarından ve ortaya çıkabilecek vahim gelişmelerden ve provakasyonlar konusunda haberdar etmeleri rica edildi.

Balaklavskayada İnşa Edilen Cami
Kırım Tatarları, halen 8 hektarlık arazideki 20 arsada evlerin tamamlandığı Yañı Kırım kasabasındaki 9 evde yaşıyorlar. Ayrıca inşa ettikleri cami de tamamlanmak üzere olup, namaz kılınabiliyor. Yerel yöneticilerin silahlı güçlerin desteğiyle evlerin yıkılması kararının alınması sonrasında evlerinin yıkımı önlemek isteyen Kırım Tatarları, o günden itibaren kasabaya yarımadanın çeşit köşelerinden kelgen Kırım Tatarlarınca nöbet tutulmakta.

Balaqlavskayada Cuma Namazında Cami Dışına Taşan Halk
KTMM Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu tarafından Meclis açıklamasında Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesine Balaqlavsakaya sokağındaki olaylarla ilgili çağrının yapıldığı gün inşa edilen bu evlerin ve camiinin şehir idarecilerince yıkım kararının alınmasını müteakip 27 Ocak 2009 günü bir basın toplantısı düzenleyen KTMM Başkan Yardımcısı Refat Çubar, meydana gelinen durumun sorumlusunun Adalet Bakanı Onişçuk olduğunu söyledi. Çubar, 80 Kırım Tatar ailesinin yaşayacağı bu alanda inşaatı devam eden camiinin 30 Mayısta açılacağını da ilave etti. Kırım Tatarları, Balaqlavska sokağında inşa edilen El aziz camiinde Allahtan bu işlerinde yardımcı olmasını isteyerek namaz kıldılar. Yüzlerce Kırım Tatarının sığmadığı camide bir kısım insanlar camiin dışında namazlarını kıldılar. Cuma Namazını kıldıran Kırım Müslümanlarının Müftüsü Hacı Emirali Efendi, namazdan sonra toplanan halka birlik ve beraberlik çağrısında bulundu. Ardından konuşan KTMM Başkan Yardımcısı Refat Çubar ise Biz Kırımda ilk kere kasabayı yıkmak üzere silâh kullanılmasını göze alan bu operasyonun büytün incelikleriyle müzakere edildiğine rastlıyoruz. Fakat, biz birlik olıp, öz evimizni korumak için hepimiz birden ayağa kalkarsak buradan bir taş bile yıkılmaz dedi. Kasabada toplananlara «Avdet» cemiyeti tarafından dağıtılan belgede Ukrayna Başbakanı, Avrupa hükümetleri ve halkları, insan hakları teşkilatlarına ve dini cemiyetlere çağrıda bulunularak başlaması muhtemel çatışmanın önüne geçilmesi talep edildi. Aynı gün bir açıklama yapan Ukrayna İçişleri Bakanlığının Kırım bölgesi polis şefi Aleksandr Dabrowski, Kırım polisinin mahkeme kararının yerine getirilmesi konusunda üzerine düşeni yapacağını söyledi.

Kırım Tatarları Nöbette
28 Ocak 2009 günü konu ile ilgili olarak Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırımdaki Daimi Temsilci Yardımsıcı B. İ. Dubas, Namus cemiyeti ile Milli Fırka parti temsilcileri Enver Kantemir-Umerov, Timur Çelebi ve Timur Dağcı ile yaptığı görüşme sonrasında meselenin çözümü için silahlı kuvvetlerin karıştırılmayacağını ifade ederek, bu kararın alınması ve uygulamaya geçirilmesi halinde bu işleri gerçekleştirenlerin sorumluluk taşıyacaklarının da kendilerine iletildiğini kaydetti.

Evlerinin Yıkılmasını Önlemek İsteyen Kırım Tatarları Nöbet Tutarken
29 Ocak 2009 günü Akmescitteki şehir şurasının toplantısı öncesinde toplantının yapılacağı bina önünde toplanan Grаjdаnskiy Aktiv Krımа (Kırımın Sivil Aktif Üyeliği) isimli cemiyet mensuplarının teşebbüsüyle Belediye Başkanı Gennady Babenkoyu protesto eden ve kendisini istifaya davet edildiği bir miting gerçekleştrildi. Mitinge iştirak edenlerce kabul edilen kararda şehir ve rayon şuralarında çalışanların sayısının azaltılması, şehrin parklarında ve yeşil alanlarında inşaat amaçlı alanların tahsis edilmemesi, Müslümanların kültürel ihtiyaçları için arazi tahsis edilmemesi istendi. Aynı gün yapılması planlanan şehir şura toplantısına iştirak eden 73 temsilci, görüşülmesi düşünülen şehrin bütçesi ile ilgili gündemi kabul etmeyerek dört defa toplantının durmasına yol açtılar. Toplantının bitişini müteakip yapılan basın toplantısında bir konuşma yapan Belediye Başkanı Babenko, toprak işgallerine karşı olduğunu ve Ukrayan Radasının (Parlamentosu) temsilcilerinin Kırım için ayrı karar çıkarmaları gerektiğini ve Balaqlavskaya sokağı ile ilgili mahkeme kararının yerine getirilmesi için kan dökmek zorunda kalınacağını söyledi. Babenko, olayın psikolojik faktörleri olduğunu ve hiçbir kimsenin kendi imkânlarıyla yapılan evleri kolayca yıkılmasına fırsat veremeyeceğini, konuyla ilgili Olvi Krım ve diğer şirketlere meseleyi problemsiz şekilde çözmek için ricada bulunduklarını ve şehirdeki düzenin bozularak olayların çıkmasına da karşı olduğunu söyledi.

ЗAЩИСИМ НАШИ ДОМ - EVLERİMİZİ KORUYALIM!
Olayların cereyan ettiği alana İçişleri bakanlığı bünyesinde görevli birkaç bin asker Mikolaviy bölgesinden getirtilmiş olup, bölgeye ulaşımı sağlayan yol da Kırım Tatarlarının gelişine engel olmak üzere milis tarafından denetim altında tutulduğu haberleri gelmekte. 3000 kadar Kırım Tatarının toplandığı alanda akşam saatlerinde nöbetler tutuluyor. Balaqlavskayada bu olayların bir benzeri 2007 yılının Ocak ayında meydana gelmiş Rus milisler ve onların işbirlikçileri Kırım Tatarlarına saldırda bulunmuşlardı.
Konu ile ilgili internetten Rusça olarak yayın yapan gazetelerden biri olan Pervaya Krımskaya isimli gazetenin 6-12 Şubat tarihli 260 numaralı sayısında yer alan bir haber yorumda olaylarla ilgili olarak KTMMnin Ukrayna ve Kırım otoritelerine güvenmek yerine Avrupa Parlamentosu ve ilgili insan hakları kuruluşlarıyal temasa geçtiğine dikkat çekildi. Söz konusu haberde Kırımdaki otoritelerin bu karmaşık olayın çözümü konusunda çifte standarttan kaçınarak herhangi bir öneri getiremedikleri de kaydediliyor.

2007 yılının Kasım ayının henüz başında Olvi Krım şirketinin müdürü, şirketle ilgisi olmayan ve para karşılığında topladığı 400 kadar genç olduğu halde Balaqlavskaya sokağına gelerek, ikamet etmekte olan 25-30 civarındaki Kırım Tatarını çıkarmak istemişler ve bu arad biz sizi öldürmeye geldik şeklinde tehditler savurmuşlardı. Kırım Tatarlarının arabaları ve kendileri taşa tutulmuş ve bu arada çıkan çatışmada altısı Kırım Tatarı olmak üzere toplam yedi kişi yaralanmıştı. Olaylara müdahale etmek üzere bölgeye gelen polis kuvvetlerinin ardından yetişen Kırım Tatarlarının da sayısı artmış; bölgeye gelen KTMM Başkan Yardımcısı Refat Çubar ve Remzi İlyas tarafından Kırım emniyet ve siyasi güçleri haberdar edilmiş ve olaylar daha fazla büyümeden akşama doğru sona ermişti. Bu olayalr sonrasında bir açıklama yapan Kırım Parlamentosu Başkanı Gritsenko, her şeyin kanunlar çerçevesinde ve masa başında çözülmesi gerektiğini ifade etmişti.

Kırım Müslümanları Müftüsü Hacı Emirali Efendi, namazdan sonra toplanan halka hitap ederken
Şimdi aradan geçen 1 yıldan daha fazla bir zaman sonra tekrarı yaşanan bu olayların sorumlusu olarak Ukrayna Adalet Bakanı M.V. Onişçukun adı öne çıkmıştır. Kırım Tatarlarının talepleri, 1944 sürgünü sonrasında kendilerine yapılan ve makamlarca da kabul edilen bu haksızlığın giderilmesi ve vatanlarında insanca yaşamaktan başka bir şey değildir. Görülen o ki, ne Kırımdaki yerel makamlar ve ne de Ukrayna devlet yetkilerinin bu konudaki sorumlularının problemlerin halli konusunda yeni bir çözüm üretme konusunda istekli değiller ve Kırım Tatarlarını önümüzdeki günler ve yıllarda benzer provakasyonlara malzeme olmaları hiç de uzak bir ihtimal gibi durmuyor.
Diasporadaki Kırım Tatarlarının, bu konuda kendilerine düşen sorumlulukların farkında olarak bulundukları ülke ve şehirlerdeki Ukrain temsilciliklerine müracaat ederek meselenin çözümü konusunda çaba içerisinde olmaları ve meselenin boyutlarının daha fazla büyümeden milletlerarası arenada Ukrayna Devletinin sorumluluklarını demokratik sınırlar dahilinde hatırlatmaları yararlı olabilir. Özellikle başta Türkiye olmak üzere ABD, Kanada, Bulgaristan ve Romanyada yaşayan Kırım Tatarlarının bu konuda birlikte çözüm için imza kampanyaları bir başlangıç olabilir. Zira, kuru bildirilerin, ilgili ülke temsilciliklerine iletilmeyen veya ulaşmayan taleplerin, milletlerarası arenada duyurulmayan sesin ne Kırıma ve ne de orada zulmü yaşamakta olan kardeşlerine bir faydası olamaz.

Akmescit-Balaklavskaya Sokağında İnşa Edilen Evler
|