CANBEK GİRAYIN KIRIM HANLIĞINDA BİRİNCİ SALTANATI VE KIRIM İSYANININ HAZIRLIK AŞAMASI
Cihan YALVAR
Selamet Girayın ölümünden sonra hanlığa Canbek Giray atandı. Bu sırada Mehmed ve Şahin Giraylar firar halindeydiler. Bunlardan endişeye kapılan Canbek Giray iki kardeşin öldürülmeleri için izin çıkarınca makul birisi olan Mehmed Giray İstanbula gelerek 1613 yılında Osmanlı padişahına itaatini arzetti. Selamet Giray zamanından itibaren Kırımın görünmeyen yüzünde fiili olarak Mehmed ve Şahin Giraylar hüküm sürmekteydiler. Bu kardeşler Tatarlar tarafından desteklenmekteydi. Kırım ümerası ve halkı Mehmed ve Şahin Giray kardeşlerin tarafındaydılar. Giray kardeşler, Selamet Girayın son zamanlarında Kırıma saldırarak tahtı ele geçirme hazırlığında idiler. Selamet Giray vefat ettiğinde binlerce askeri ile derhal hanlık başkenti olan Bahçesaraya gelerek Kırımı işgal ettiler. Mehmed Giray Han Şahin Giray ise kalgay oldu. Eski hanın kalgayı olan Canbek Giray ve nureddinlik makamında olan kardeşi Devlet Giray karşılık göstermeyerek Kefe beylerbeyi Rıdvan Paşaya sığındılar. Mehmed Girayın Rıdvan Paşaya yazdığı mektupta hanlığın ırsi olarak kendisine geçtiğini söylemiştir. Mehmed Giray Canbek Giray ile Devlet Girayın kendisine teslimini emrediyor aksi takdirde Kefeyi yerle bir etme tehdidinde bulunmuştur.
Rıdvan Paşa ise Mehmed Girayın Osmanlı Devleti ile iletişime geçerek hanlığının meşruiyet kazanmasını bildirmiştir. Bunun üzerine Mehmed Giray Kırım hanlığı için evvela Asıthaneye müracaat eyle dimişsin. Memalik-i Deşt-i Kıpçakda Al-i Osman ın ne alakası vardır ki bana ırsla intikal eyliyen saltanata cülus için Al-i Osmandan ianet taleb eyliyem? demiştir. Bunun üzerine Rıdvan Paşa da Mehmed Girayın bu tutumlarından dolayı Canbek Girayın hanlığa atanmasını zaruri olduğuna karar verdi. Mehmed Girayın Osmanlı Devletine düşman olduğunu, hanlık onun eline geçerse Osmanlı-Kırım savaşının kaçınılmaz olduğunu bu nedenle Canbek Girayın hanlığa atanmasının doğru olacağını bildirdi. Bu suretle Rıdvan Paşa olası bir savaş için asker ve Canbek Girayı cülus ettirmek için bir serasker gönderilmesi taleplerini bir mektup ile Devlet Giray vasıtasıyla gönderdi. Bu sırada Mehmed Girayın cülusu için merkezden karar çıkmış olup, şiddetli hava muhalefetinden dolayı Kırıma gönderilememişti. Devlet Giray yetişerek Rıdvan Paşanın mektubunu Veziriazam Gürcü Mehmed Paşaya sundu. Gürcü Mehmed Paşa bu durumu padişaha sunmuş ve akabinde derhal Canbek Girayın hanlığı için bir hatt-ı hümayun neşredilmiştir. Seraskerliğe de Rıdvan Paşa tayin edilmiştir.
Hanlık beratı ve alametleri Kırıma ulaştığı sırada Mehmed ve Şahin Giraylar Kefeyi kuşatmış durumda bulunmaktaydılar. Canbek Giray bu durumda firar etmeye çalıştı lakin serasker Rıdvan Paşa onu tutmuştur. Hanlık beratını duyan Mehmed Giray Bahçesaraya dönerek ordu toplamaya koyuldu. Rıdvan Paşada bu zamanda hazırlıklarını tamamladı. Osmanlı kuvvetleri çok zayıftı, buna karşılık Mehmed Girayın yanında ise Kırım askerleri, Şirin beyleri, Tatar mirzaları, Çerakisenin bahadırları, Nogay güzideleri, Çağatay bahadırları her anlamda onun yanındaydılar. İki taraf arasında ikindiye kadar şiddetli bir savaş oldu. Savaşın sonunda topların önemi ile Osmanlı birlikleri Kırım birliklerini yenmiştir. Mehmed Giray diyar-ı Moskovaya Şahin Giray ise İrana firar etmiştir.
Giray kardeşler Rusyaya akın yaparak elde ettikleri esirleri satmak suretiyle geçinmekte idiler. Bu sebeple yanlarında fazlaca çapulcu toplamışlardı. Canbek Giray bu halden ürkerek bu bölgeden uzaklaşmaları için İstanbuldan emir getirtti ve kendileriyle çarpışarak cemiyetlerini dağıttı. Mehmed ile Şahin Giray yaralı olarak bir taraflara saklanabildilerse de diğer kardeşleri Çoban Giray bu esnada öldü. Bu iki kardeşin tekrar faaliyete geçecek olduklarını duyan veziriazam Nasuh Paşa, Mehmed Girayı hanlık vaadiyle ve tatlı dille itaat ettirerek dört yüz kadar maiyetiyle İstanbula getirtti. Osmanlı padişahı I. Ahmed, Mehmed Girayı kabul ederek 1612 yılında onunla görüştü. Mehmed Giraya İstanbulda Vefa semtinde bir konak tahsis edilerek bütün masrafı Osmalı Devleti tarafından verildi.
Sultan I. Ahmed, 1614 yılında, bir av seferi sırasında büyük bir hayret ile, çalılıklar arasından bir başka şahinin yükseldiğini ve kendisinin şahininin elinden avını kapıp aldığını gördü. Benim avımı elimden alıp kaçıran bu küstah da kim? diye bağırır. Tam şahinin yükseldiği noktadan kendisine doğru, ona bütünüyle yabancı silahlı bir Çerkes atlı grubunun geldiğini gördü. Bunlar İstanbulda rehin olarak bekletilen Mehmed Giray bir diğer tabir ile Muhammed Girayın maiyetiydi. Veziriazam Nasuh Paşa, Mehmed Girayı Edirneye ve av seferine, himayesindeki bir adam olarak kardeşinin yerine hanlık makamına geçirebilmek ümidiyle davet etmişti. Mehmed Giray, her ne kadar Nasuh Paşanın davetiyle kendisini tanıtmış ve kimliğini ortaya koymuşsa da, Sultanın Veziriazama hasım olan güvendiği adamları, efendilerinin kulağına şunu fısıldamışlardı: Nasuh Paşa, Cengiz Hanın soyundan gelen şehzadeyi sadece, onu Osmanlı tahtına oturtmak için göreve getirmişti. Çok eski bir halk inancı, Osmanlı tahtının miadını tamamlaması durumunda halefinin Cengiz Hanın soyundan gelen biri olacağı konusunda teminat veriyordu. Mehmed Giray, Kırım Hanlığının hükümdar tahtı yerine Yedikuleye hapsedildi. Kırım Hanlığı Tarihi Oradan ancak üç yıl sonra 1681 yılında Sultan Genç Osmanın tahta çıkması üzerine kaçabildi. Mehmed Girayın Yedikuleye hapsedilmesiyle ilgili birden fazla söylenti vardır.
I.Ahmed ikinci defa Edirneye giderken Kırım hanzadesi olan Mehmed Girayı yanına aldı. Bu seyahattaki av esnasında padişah bir ahuyu kovalarken bu takipten haberi olmayan Mehmed Giray da bir taraftan çıkarak bir ok ile ahuyu vurmuştu. Sultan Ahmedin buna canı sıkılmış ise de sesini çıkarmamış, fakat etrafında ki riyakarlar atılan ok ya padişahımıza rast gelseydi diye söylenerek Mehmed Girayı Yedikuleye hapsettirmişlerdir. Mehmed Giray 1618 yılında Yedikuleden kaçmayı başarsa da Bulgaristanda Pravadi taraflarında yakalanarak İstanbula getirilip önce tekrar Yedikuleye hapsedilmiş, ardından ise Rodos adasına gönderilmiştir.
Canbek Girayın cülus zamanı, Rusyanın dahili zafiyet içinde yıprandığı, sınırlarında yer alan savunma hatlarının İsveç ve Lehistan güçleri tarafından ele geçirildiği bir dönem idi. Kırım Hanlığı, kontrol dışı ve fazla olmamakla beraber nadir gelişen Tatar baskınları haricinde bu müsait durumdan yararlanamamıştır.
Bu durum Osmanlı Devletinin Kırım birliklerini kendi savaşları içine dahil etmesiyle oluşmuş ve hanlık bu müsait durumdan faydalanamamıştır.
Canbek Giray 1617 yılında İran seferinde bulunmak üzere Veziriazam Halil Paşa tarafından davet edilmesi üzerine kırk bin kişilik bir kuvvet ile Kefeden Anadolu sahiline geçip Diyarbakırda bulunan Veziriazamın yanına gitmişti. Veziriazam Canbek Girayı at üzerinde karşılayarak ziyafet çekti; murassa kılıç ve donanmış at verip padişahın gönderdiği beş bin altın harçlık kendisine teslim edildi. Maiyetindeki mirzalara ağır hilat giydirilip, Cizre ( Cezire-i İbn-i Ömer) taraftarları kışlak tayin olundu. İlk baharda Erdebil üzerine gidilmesi kararlaştırıldı; Tebrize gelindiği zaman bazı ordu erkanı tarafından Canbek Girayın bir akın yapması ileri sürüldü, buna itiraz edenler olduysada dinlenmedi. Kırım Hanı Canbek Giray kendi kuvvetlerinden başka diğer kuvvetlerinde kendisine katılmasıyla sekiz konak yeri iki buçuk günde alıp vurguna ve düzensiz bir halde savaşa başlayıp neticede Serav sahrasında fena halde yenildi ve kendisi sırf yeniçerilerin şiddetli savunmasıyla 1618 yılında esir olmaktan kurtularak ordugaha kendini zor attı.
Canbek Giray 1621 yılındaki Hotin seferinde de bulundu ve 1623 yılında ortada hiçbir sebep yokken hanlıktan azledilerek önceden Rodosta kendisiyle tanışmış olan Veziriazam Mere Hüseyin Paşanın iltizamı ile Selamet Giray oğlu Mehmed Giray Kırım hanı tayin edildi kardeşi Şahin Giray da kendisine kalgay tayin olundu. Canbek Giraya Çirmen sancağı dirlik verilip kendisi de Rodosa yollandı.
İrana kaçan Şahin Giray ise kardeşinin Kırım hanlığını duyunca Trabzona gelip oradan Kırıma geçmiştir.
|