"Vatan sevgisi imandandır"

ASİMİLASYON TEHLİKESİNİN FARKINDAMISINIZ?


Nail AYTAR


Kırım Tatar milletinin önünde bugün için en büyük tehlike asimilasyon tehlikesidir. Asimilasyon hem Kırımda yaşayan vatandaşlarımız hem de diaspora da yaşayan vatandaşlarımız için son hızla devam etmektedir. Bilerek veya bilmeyerek asimilasyona karşı durmayan hatta asimilasyonu hızlandıran vatandaşlarımızın sayısı hiçte az değil. Bu durumun böyle gitmesi halinde önümüzdeki yıllarda Rusların yüzyıllardır yapamadıklarını, Kırım Tatarlarını yeryüzünden kaldırma politikasını biz kendi ellerimizle gerçekleştireceğiz.Kırım Tatar dilinin yok olması muhtemel diller kategorisine alınması yaşayan edebiyat ürünlerinin verilememesi işin kötüsü bu gidişattan kaygı duymayışımız Kırım Tatarlarına çok uzun ömür biçmiyor.

Kırım Tatarlarının Kırım Hanlığı sonrası düştüğü siyasi-sosyal şartlar hicretlerini gerektirdi. Bu zorunlu veya isteğe bağlı hicretler öncelikle “gavur ilinde dinini kaybetme” endişesi ile başlayarak haklı ve haksız pek çok sebeple devam etti. Hicret ettikleri yerlerde ilk nesiller kendi kabuğunun içerisinde dışa çok açılmadan yaşadılar. Bu yaşam tarzı milli ve kültürel değerlerin yaşamasına sebep olduysa da sonraki yıllarda zorunlu olarak iş, eğitim gibi sebeplerle yaşanılan ülkenin ortamlarına katılım bu değerlerinde aşınmasına yol açtı. Köy yaşamındaki şartlar şehir yaşamı için geçerli olmayınca önce dilde sonra diğer her şeyde erozyona yol açtı. Bugün milli değerlerinin önemini idrak etmiş vatandaşlarımızın bile Rus, Romen, İngiliz aksanlı Kırım Tatarca konuşmaya çalıştıklarını üzülerek görüyoruz. Eğitimini aldıkları dilin özellikleri, aileden aldıkları ana dilin önüne geçmeye başladı.

Asimilasyondan ne anlıyoruz? Asimilasyon bilerek veya bilmeyerek yaşamımızın içerisinde günlük hayatta benzemeye çalıştığımız bizden olmayana rücu ettiğimiz bir süreçtir. Asimile olmak geçerli kültür içerisinde kendi öz değerlerinden vazgeçip, kabak fidesine karpuz aşılamak gibi bir şeydir. Asimile olmak başka değerlere özenip kendi öz kültürüne değer vermemektir. Asimile olmak kendi milletinin geleceğini başka kültürel değerlere bağlamaktır. Asimile olmak yemeden içmeye, müzikten, konuşmaya kadar kendi milletinin değerlerini önemsemeyerek ters düşmektir. Bu çok bilinçli olmadan, günlük yaşamın içerisinde çevresel faktörler ile bize yutturulduğu gibi zevk alıp isteyerek yaptığımız eylemlerde olabilir. Asimilasyon doğal yaşam ortamını bırakıp akvaryum şartlarında yaşamayı istemek demektir. Asimilasyon sonuç olarak yok olmak demektir.

 Kültürler arasındaki benzeşen veya ayrışan noktalar aynı ülke insanları arasında da olabilir olmalıdır da. Hatta bu durum coğrafi olarak küçük bir ülke olan Kırım içerisinde bile geçerlidir. Çöl tarafının adetleri ile Yalı boyunun dili-kültürü bile birebir aynı değildir. Fakat bu aynılık değerlerimizden vazgeçip asli unsurlar yerine yan unsurları kabul etmek demek olmamalıdır. Milli değerlerimizi, kültürümüzü, dilimizi yozlaştırmadan geliştirmenin yollarını arayıp bulmamız gerekir.

Asimilasyon tehlikesine karşı ilk yapılması gereken şey kendi milli değerlerimize sahip çıkıp bu değerleri severek kabullenmektir. Kendimize ait orijinal dil ve kültürümüzle yaşamak ve değerlerimizin yok olmaması için çalışmak birinci önceliğimiz olmalıdır. Yani kısaca millet olarak bir arada olmaktan mutlu olmak ve geleceğimizi milletimizin kaderiyle birlikte görmektir. Bu çok zor durumun tercümesi aslında kendi devleti ve milleti ile bir arada yaşamak anlamına gelse de şartları zorlayarak istemlerimizi gerçekleştirmenin yollarını aralayabiliriz. Kırım Özerk Cumhuriyeti bugün için fiili olarak bir Rus devleti görüntüsü çiziyor ve yapılan her uygulama Kırım Tatarlarını tarihi ve milli vatanında yokmuş gibi görmezlikten geliyor. Bu olumsuz politikaya rağmen KTMM yol başçılığında milletimizin verdiği mücadele pek çok kazanımları da beraberinde getirdi. Kırım içerisinde 15 Milli Mektepte çocuklarımız anadilde eğitim alıyor fakat buralarda eğitim alan öğrenci sayısı eğitim alması gereken Kırım Tatar çocuklarının sadece % 9-10 isabet ediyor. Yapılması gereken şey gayet açık bu Milli Mekteplerin sayısını arttırmak ve eğitim şartlarını iyileştirmektir. Okul öncesi eğitim aynı zamanda ana dili eğitimi demek olduğundan “Bala Bahçesi” dediğimiz okul öncesi okulların Kırım Tatar yerleşim bölgelerinde sayısını arttırmak olmalıdır.

Bu işleri Ukrain ve Ruslardan oluşan KÖC parlamentosu Eğitim Bakanlığının yapmayacağı aşikar yani iş bize diaspora kurumlarına kalıyor. Okul sayısını ve eğitimin kalitesini arttırmak için çok şeyler yapabiliriz. Kırım Tatar dilinin gelişmesi için Latin Harfli Kırım Tatar alfabesi meselesinin bir an önce halledilmesi ve Kırım Tatarca Latin harfli yayınların desteklenmesi gerekiyor. Latin harfli Kırım Tatar Milli Qurultay’ının kabul ettiği alfabeye sahip çıkıp kullanılırlığını her sahada arttırmalıyız. Diaspora olarak bu yayınlardan 300-500 adet abone olunması bu yayınların yaşaması için gereken finansmanın sağlanması anlamına gelir. Asimilasyon tehlikesine karşı en etkili silah medyadır ve şu an için yegâne medya kurumlarımız olan ATR televizyonu, Meydan Radyosu ve QHA desteklenerek güçlendirilmelidir. Olumlu ve olumsuz fikirlerimizi eleştirilerimizi bu medya kuruluşları ile paylaşmamız bu kurumların kendilerine çeki düzen vermesini sonuçta oto kontrolü de sağlayacaktır. Kırım Tatar Milli Marşı Ant Etkenmen’in değiştirilmesi için yapılan çalışmalarda kamuoyumuzun hassasiyeti ve tepkisinin ne kadar güçlü olduğunu gördük. Asimilasyonun ilacı aslında bizim var olmamız, yok olmamamız anlamına da geldiğinden birincil öncelikli işimiz olmalıdır.




Özet: Asimilasyon hem Kırımda yaşayan vatandaşlarımız hem de diaspora da yaşayan vatandaşlarımız için son hızla devam etmektedir. Bilerek veya bilmeyerek asimilasyona karşı durmayan hatta asimilasyonu hızlandıran vatandaşlarımızın sayısı hiçte az değil. Bu durumun böyle gitmesi halinde önümüzdeki yıllarda Rusların yüzyıllardır yapamadıklarını, Kırım Tatarlarını yeryüzünden kaldırma politikasını biz kendi ellerimizle gerçekleştireceğiz.


Konu:
MAKALE


Güncelleme:
21.04.2013 18:20:41


Yazarın diğer yazıları:
Nail AYTAR


39. sayıdaki diğer yazılar

294 defa okundu
Yazıcı uyumlu sayfa